Son on yılda gerçeklik üzerine birçok fikir üretildi. Beyin gerçekliği nasıl yaratır? Ve gerçeklik algısı nasıl oluşur. Fermilab, Şikago’daki Amerikan parçacık hızlandırıcı tesisi. Şöyle bir teori üretitti. Biz 2 boyutlu gerçekliğin 3 boyutlu hologram olarak algılanmasıyız. 1970'li yıllarda, Stephen Hawking, paradoksal olarak, kara delikler tamamen kara olmadığını gösterdi. Hawking kara deliklerin içine yutulan madde ve enerjinin karadelik radyasyonu olarak iz bıraktığını gösterdi. Yani esasında tüm 3 boyut bir nevi karadeliğin denklemsel çevresinde 2 boyutlu bir bilgi olarak tutulmaya devam ediyor. Bir nevi kredi kartı üzerinde hologramlarla gerçek hayat benzeşiyor. BBC Focus’un son sayısında işte bu konu kafaları karıştıracak bir şekilde ve benim de dilimin döndüğü şekilde ancak bu kadar anlatılıyor. Öte yandan bir başka teori de şunu söylüyor. Evrenin %75 i karanlık enerji, %21 i karanlık madde ve %4 ü ise madde. Yani bizim yarım trilyon yıldızlı Samanyolu’ndan iki yüz milyar tane daha galaksi bulunduğu düşünülen evren bu %4’e denk geliyor. Diğer kısmı ile ilgili bilgilerimiz çok sınırlı karanlık denen kısım ışımadığı için karanlık yoksa kötü bir tarafı yok. Şimdi bu maddeler üstü kavramlardan içinde yaşadığımız %4’e dönelim ve bu gerçekliği arttıracak bir buluşa bakalım. İşte bu büyük ama küçük maddelerin bulunduğu kısımı daha iyi kavrayabilmemiz için yani madde ve enrjiler dünyasını daha iyi idrak edebilmek için Google bir yeni tasarım geliştirdi. Arttırılmış gerçeklik kavramlarını iyi bir şekilde hayata geçirebilecek bir tasarım. Vikipedi artırılmış gerçekliği şöyle tanımlıyor: “Gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerinin bilgisayar tarafından üretilen ses, video, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek meydana getirilen canlı, doğrudan veya dolaylı fiziksel görünümüdür. Bu konsept kısaca gerçekliğin bilgisayar tarafından değiştirilmesi ve zenginleştirilmesidir. Teknoloji kişinin gerçekliğe bakış açısını genişletme fonksiyonu görür. Zenginleştirme gerçek zamanlı olarak gerçekleşir ve çevredeki elementler ile etkileşim içerisindedir. Gelişen zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojinin de yardımıyla kullanıcı etrafındaki bilgi ile etkileşime girebilir ve bu bilgi dijital olarak manipüle edilebilir hale gelir. Bulunulan çevreyle ilgili yapay bilgi ve elementleri gerçek dünyanın üzerine monte edilebilir. Zenginleştirilmiş gerçeklik teriminin literatüre 1990 yılında Boeing üzerinde çalışan Thomas Caudell tarafından kazandırıldığına inanılır.”
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
TECH - KITETech, kite and anything in between. Archive
February 2020
|