“Panoptikon, İngiliz Mimar Jeremy Bentham'ın 1785’te tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir. Tasarımın konsepti gözetlemeye izin verir. Şöyle ki; bütünü (pan-) gözlemlemek (-opticon) anlamına gelen bu tasarım, birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluydu. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktaydı.
Panoptikon'un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. Bentham, Panoptikon'u Bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli olarak ifade etmiştir.” (Kaynak: Vikipedi) Andrew Keen, Wired'da 2011 Mart’ında yayınlanan yazısında “Mahremiyet ve kişisel alanın kaybı insanlığımızın kaybı anlamına gelir diyor”. 21. Yüzyıl’da görünmez kalmak neredeyse bir imkansızlık. GPS çipli akıllı telefonlar sosyal ağlara anlık olarak yerimizi bildiriyor, çektiğimiz en son dogum günü kutlama fotograflarımız anında tüm arkadaslarımız tarafından izlenebiliyor. Hiçbir zaman yalnız değiliz. Şirketler, reklam evleri, devletler onlu yüzyıllarda kişisel ve özel kabul edilen bilgilere ulaşmak ve kullanmak için büyük ve ciddi yatırımlar yapıyor. Sosyal, dini, politik görüşlerimiz sanal fuarın eğlencelikleri. Devleterin en gizli dosyaları Wikileaks 'te canlı yayında… Şirket yöneticilerinin çalışanları ile diyalogları en çıplak haliyle Ekşisözlükt'te. Şirketler çalışanlarına sağladıkları elektronik posta, sesli haberleşme ve bilişim altyapılarını kayıt altına alıyor ve gerektiğinde kanuni sorumluluklarını yerine getirmek için bu bilgileri paylaşıyor. Amerikan firmalarının yüzde 40'i Facebook profilini beğenmediği için adayları reddettiklerini kabul ediyor. Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg "Özel alan ve gizlilik geçmişe ait bir kavramdır" diyor. Tüm dünya ülkelerinde bu gelişmelerin yasalarla nasıl regüle edileceği tartışıla dursun, insan kaynakları ve işe alım süreçleri ile ayrımcılığa karşı politikalar yeniden bu gerçekliğin çerçevesinde değerlendiriliyor. Bu paradigma değişikliği doğal olarak, tüm dünyada ve Türkiye’de, insan kaynakları yönetimi açısından iki ana bakış ve felsefeyi ortaya çıkıyor. Birincisi, kişiler davranışlarında özgürdür. Firmanın sağladığı bilişim ve telekomünikasyon gereçleri de dahil hiçbir şekilde kişinin özel alanına girilmesi söz konusu olamaz. İletişimin ve ifadenin özgürlüğü esastır. İkincisi, kişiler kurallara tam ve kesin uymalıdır. Firmanın sağladığı bilişim ve telekomünikasyon gereçleri dışında da her tür kamuya açık platformda facebook, bloglar, forumlar ve bunlarla sınırlı olmamak üzere tüm ortamlarda kişiler çalıştığı firmanın kurallarını ve firmalarının bir temsilcisi olduklarını unutmamalıdırlar. Bu iki felsefeden birine veya daha çok hangisine ait olduğunuzu seçmeniz ve sonuçlarına katlanmanız gerekiyor. Her iki profil firmada da çalışmak isteyecek ve istemeyecek çalışan profilleri var. Bu potansiyel çalışanların getirecekleri birikimlerin hayata bakışlarının bir uzantısı olduğunu unutmamak gerek.
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
TECH - KITETech, kite and anything in between. Archive
February 2020
|